Ekonomik dalgalanmaların yoğunlaştığı dönemlerde, birçok işletme satışlarını sürdürmesine rağmen nakit akışında ciddi zorluklar yaşayabiliyor. Artan maliyetler, kur farkları, geciken tahsilatlar ve yüksek borç yükü, işletme sahiplerini giderek daha fazla köşeye sıkıştırıyor. Bu noktada, faaliyetlerini sürdürmek isteyen ancak ödeme gücü geçici olarak zayıflamış şirketler için devreye giren yasal bir mekanizma bulunuyor: Konkordato.
Doğru planlandığında konkordato, işletmeler için bir “son çare” değil, aksine yeni bir başlangıç fırsatıdır. Bu süreç işletmenin faaliyetlerini durdurmadan borçlarını makul bir ödeme planına yaymasına, güven tazelemesine ve geleceğini yeniden şekillendirmesine imkân tanır. Gelin şimdi konkordatonun ne olduğuna daha derinlemesine bir bakış atalım.
Konkordato Nedir?
Pek çok işletme sahibi “Konkordato ne demek?” diye merak eder. Konkordato, bir işletmenin borçlarını ödeyememe tehlikesiyle karşı karşıya kaldığında, alacaklılarıyla yasal koruma altında yeniden anlaşma yapmasına olanak tanıyan bir süreçtir. Türk Ticaret Kanunu’na göre konkordato, borçlunun mahkeme kararıyla belirli bir süre için korunması ve bu sürede borçlarını yapılandırarak faaliyetlerini sürdürebilmesi anlamına gelir.
Kısaca söylemek gerekirse, konkordato ilan etmek, işletmenin “ben batmak istemiyorum, borçlarımı ödemek için zamana ihtiyacım var” demesidir. Bu sayede hem borçlu işletmenin toparlanmasına hem de alacaklıların alacaklarını daha adil biçimde tahsil etmesine imkân sağlar.
Konkordato sürecinde amaç, iflastan kaçmak değil, işletmeyi yeniden ayağa kaldırmaktır. Çünkü konkordato, faaliyetleri tamamen durdurmak yerine, şirketin varlığını koruyarak finansal dengesini yeniden kurmasını destekler. Bu yönüyle işletmeler için sadece hukuki değil, aynı zamanda stratejik bir yeniden yapılanma aracıdır.
Bir Şirket Konkordato İlan Ederse Ne Olur?
Bir işletme konkordato ilan ettiğinde, bu durum onun iflas ettiği anlamına gelmez. Aksine, işletme belirli bir süre boyunca alacaklı baskısından korunur ve faaliyetlerini sürdürme hakkına sahip olur. Mahkeme, konkordato başvurusunu kabul ettiğinde şirkete genellikle 3 aylık bir geçici mühlet tanır. Bu süre boyunca borçlunun malvarlığı korunur, haciz işlemleri durdurulur ve şirket nefes alır.
Bu süreçte işletme, günlük faaliyetlerine devam eder ancak tüm finansal işlemler komiser denetiminde yürütülür. Amaç, şirketin kontrolsüz biçimde borçlanmasını veya varlıklarını elden çıkarmasını engellemektir.
Geçici mühletin sonunda mahkeme, işletmenin ödeme planını ve mali yapısını değerlendirir. Uygun görülürse şirket kesin mühlet alır; bu dönem genellikle bir yıl sürer ve gerektiğinde uzatılabilir.
Bir şirket konkordato ilan ederse, mahkeme gözetiminde bir “koruma kalkanı” altına girer. Bu dönemde işletme hem alacaklılarıyla yeniden anlaşma fırsatı bulur hem de nakit akışını toparlayarak iflas riskini minimize eder. Doğru yönetilen bir konkordato süreci, işletmenin güvenini yeniden kazanmasına ve sürdürülebilir büyümeye hazırlanmasına zemin oluşturur.
Konkordato İlan Etmek Tam Olarak Ne Demek? Süreç Nasıl İşler?
Konkordato ilan etmek, bir işletmenin borçlarını ödeyememe riskine karşı mahkemeye başvurarak yasal koruma talep etmesi anlamına gelir. Bu başvuruyla birlikte işletme, alacaklıların icra yoluyla baskı kurmasını engeller ve belirli bir süre içinde mali yapısını yeniden düzenleme fırsatı elde eder.
Konkordato süreci, birkaç temel aşamadan oluşur:
1. Başvuru Öncesi Hazırlık
İlk adım, işletmenin mali durumunu gerçekçi şekilde analiz etmektir. Bu aşamada bilanço, gelir-gider tabloları ve nakit akış projeksiyonları detaylı biçimde incelenir. Ardından konkordato projesi hazırlanır; yani borçların nasıl ödeneceğini ve şirketin nasıl yeniden yapılandırılacağını gösteren plan oluşturulur.
2. Mahkemeye Başvuru ve Geçici Mühlet
Hazırlanan dosya ticaret mahkemesine sunulur. Mahkeme başvuruyu uygun bulursa işletmeye 3 aylık geçici mühlet verir ve bir konkordato komiseri atar. Bu süre boyunca haciz işlemleri durur, alacaklılar doğrudan tahsilat yapamaz. Şirket, üretim ve satış faaliyetlerini sürdürmeye devam eder.
3. Kesin Mühlet ve Uzlaşma Süreci
Mahkeme, geçici mühlet sonunda borçlunun ödeme planını inceledikten sonra 1 yıllık kesin mühlet kararı verebilir. Bu dönemde komiser gözetiminde alacaklılarla uzlaşma sağlanır ve ödeme planı uygulanmaya başlanır. Gerekli görülürse bu süre 6 ay daha uzatılabilir.
4. Planın Onaylanması (Tasdik)
Alacaklıların çoğunluğu konkordato planını kabul ettiğinde, mahkeme konkordatoyu tasdik eder. Böylece işletme, borçlarını belirlenen takvime göre ödemeye başlar ve koruma dönemi sona erdiğinde finansal olarak yeniden dengeye kavuşur.
Konkordato ilan etmek; işletmenin iflas etmek yerine yapılandırılarak hayatta kalmayı seçmesidir. Bu süreç profesyonelce yönetildiğinde, şirket sadece borçlarını değil, itibarını da yeniden kazanabilir.
Konkordato ile İflas Arasındaki Fark Nedir?
Birçok işletme sahibi konkordato sürecini “iflasın eşiği” olarak görür. Oysa konkordato ile iflas arasında önemli farklar vardır. İflas, bir işletmenin tüm faaliyetlerini durdurması ve varlıklarının tasfiye edilerek alacaklılara dağıtılması anlamına gelir. Yani iflas, şirketin kapanışı demektir.
Konkordato ise iflasın tam tersine, işletmeye ikinci bir şans verir. Bu sistemde amaç, şirketin tamamen sona ermesi değil; borçlarını yapılandırarak faaliyetlerine devam etmesidir. Mahkeme denetiminde sağlanan bu süreçte işletme, varlıklarını korur, çalışanlarını kaybetmez ve pazarındaki konumunu koruma şansı bulur.
Bir başka fark da kontrol düzeyindedir. İflasta tüm yönetim tasfiye memurlarına geçerken, konkordatoda şirket faaliyetlerine komiser denetimi altında devam eder. Böylece işletme, iş gücünü ve üretim kapasitesini korur.
Konkordato iflas farkı en net şekilde şöyle özetlenebilir:
- İflas: Sonuçtur; işletme kapanır.
- Konkordato: Süreçtir; işletme yeniden yapılanır.
Bu nedenle konkordato, yalnızca bir borç erteleme yöntemi değil; doğru planlandığında işletmenin sürdürülebilirliğini koruyan stratejik bir yeniden doğuş aracıdır.
Konkordato Sürecinin İşletmelere Sağladığı Faydalar
Konkordato çoğu zaman “borç erteleme” aracı olarak görülür; oysa doğru yönetildiğinde, işletmeler için finansal yeniden doğuşun ilk adımı olabilir. Hem işletmenin varlıklarını hem de marka itibarını koruyarak yeniden denge kurmasına olanak tanır. Diğer faydaları ise şunlardır:
Alacaklı Baskısından Korur
Konkordato ilan eden işletme, mahkeme kararıyla birlikte haciz ve icra işlemlerinden korunur. Bu, şirketin en azından belirli bir süre boyunca nefes almasını sağlar. Yönetim, sürekli baskı altında kalmadan, stratejik bir toparlanma planı oluşturabilir.
Faaliyetlerin Devamını Sağlar
İflasın aksine, konkordato sürecinde işletme faaliyetlerini durdurmaz. Üretim, satış ve müşteri ilişkileri sürer. Böylece işletme hem pazar payını korur hem de çalışanlarının motivasyonunu kaybetmeden süreci yönetebilir.
Nakit Akışını Yeniden Düzenler
Konkordato, borçların belirli bir plana göre yeniden yapılandırılmasını sağlar. Bu da gelir-gider dengesini toparlamaya ve nakit akışı yönetimini sürdürülebilir hale getirmeye yardımcı olur. Şirket kısa vadeli baskılardan kurtularak uzun vadeli ödeme gücünü yeniden kazanabilir.
İşletme İtibarını Korur
Konkordato ilan eden bir işletme, iflas eden bir şirket gibi algılanmaz. Aksine, borçlarını ödemek için planlı bir adım atan, çözüm odaklı bir yapı olarak görülür. Bu durum hem müşteriler hem tedarikçiler hem de yatırımcılar nezdinde güven yaratır.
Yeniden Yapılanma ve Büyüme Fırsatı Sunar
Konkordato süreci, yalnızca borçların düzenlenmesiyle sınırlı değildir. İşletmenin iç süreçlerini gözden geçirmesi, gereksiz maliyetleri azaltması ve sistemlerini güçlendirmesi için önemli bir fırsattır. Kriz, doğru yönetildiğinde büyümenin başlangıcına dönüşebilir.
Konkordato, bir zayıflık değil; doğru stratejiyle yönetildiğinde güçlü bir yeniden yapılanma aracıdır. Finansal istikrarını yeniden kazanan işletmeler, bu süreçten daha sağlam, daha bilinçli ve sürdürülebilir bir yapıyla çıkar.
Konkordato Sürecinde İşletmelerin Yaptığı En Yaygın Hatalar
Konkordato, doğru yönetildiğinde işletmeyi iflastan koruyan güçlü bir mekanizmadır. Ancak birçok şirket bu sürece hazırlıksız, plansız ve duygusal kararlarla girer. Sonuçta amaç olan “yeniden yapılanma” gerçekleşmez, konkordato bir kurtuluş değil, yalnızca sürecin uzatılması haline gelir.
Peki konkordato sürecinde işletmelerin yaptığı en yaygın hatalar neler?
1. Gerçekçi Olmayan Ödeme Planları Hazırlamak
Birçok işletme, konkordato projesinde borçlarını kısa sürede kapatabileceğini varsayarak gerçek dışı ödeme taahhütleri verir. Oysa mahkeme ve alacaklılar, planın sürdürülebilir olmasını ister. Gerçekçi olmayan planlar, konkordatonun reddedilmesine veya erken sona ermesine neden olabilir.
2. Finansal Kayıtları Şeffaf Tutmamak
Mahkeme ve konkordato komiseri, işletmenin tüm mali tablolarını detaylı biçimde inceler. Eksik veya hatalı beyanlar güven kaybına yol açar. Şeffaflık, sürecin en kritik unsurudur.
3. Profesyonel Destek Almadan Sürece Girmek
Konkordato yalnızca hukuki bir konu değildir; finansal, operasyonel ve stratejik bir süreçtir. Birçok işletme avukatla başvurup mali danışmanlık desteği almadan ilerler. Oysa bu süreçte profesyonel bir finansal danışman, borç yapılandırma planının başarısını doğrudan etkiler.
4. Zamanlamayı Yanlış Yapmak
Konkordato kararı çoğu zaman “çok geç” alınır. İşletme nakit akışını tamamen kaybettikten sonra yapılan başvuruların başarı oranı düşüktür. Doğru zamanlama, henüz borçlar ödenemez hale gelmeden harekete geçmektir.
5. Ekip İçi İletişimi Zayıf Tutmak
Konkordato süreci yalnızca yöneticilerin değil, tüm ekibin birlikte yürümesi gereken bir dönemdir. Çalışanlar sürecin ciddiyetini anlamadığında motivasyon kaybolur, üretkenlik düşer. Bu da toparlanma sürecini sekteye uğratır.
Hatalar erken fark edilmezse, süreç işletmeyi korumak yerine yavaş yavaş eritir. Bu yüzden konkordatoya girmeden önce profesyonel destek almak ve her adımı planlı yürütmek, başarı şansını kat kat artırır.
Konkordato Her Zaman Doğru Seçim mi? Alternatif Çözümler Neler?
Konkordato, borç yükü artan ve nakit akışı bozulan işletmeler için güçlü bir kurtarma mekanizmasıdır. Ancak her durumda en doğru seçenek olmayabilir. Bazı şirketlerde sorun, borçlardan çok planlama eksikliğinden, verimsiz süreçlerden veya yanlış nakit yönetiminden kaynaklanır. Bu nedenle konkordatoya başvurmadan önce mevcut durumu iyi analiz etmek, alternatif çözümleri değerlendirmek büyük önem taşır. Peki bu noktada alternatif çözümler nelerdir? Gelin yakından bakalım.
Borç Yapılandırması (Debt Restructuring)
Finansal baskı altındaki birçok işletme için bankalarla yapılan borç yapılandırma anlaşmaları, konkordato sürecine girmeden de nefes aldırabilir. Bu yöntemle borç vadesi uzatılır, faiz oranları düşürülür ve geri ödeme koşulları yeniden planlanır. Profesyonel bir finansal danışman eşliğinde yapılan yapılandırmalar, konkordatoya kıyasla daha hızlı sonuç verir.
İşletme Analizi ile Gerçek Sorunları Görmek
Kimi zaman ödeme güçlüğünün sebebi yüksek borç değil, işletme içindeki verimsiz süreçlerdir. Stok yönetiminden satış stratejisine kadar birçok alanda yapılan küçük hatalar, kasadaki nakdi tüketebilir. İşletme analizi yaparak hangi alanların kaynak kaybına neden olduğunu belirlemek, krizin temelini ortadan kaldırır.
Nakit Akışı Yönetimini Güçlendirmek
Serbest nakit akışı, bir işletmenin yaşam çizgisidir. Geciken tahsilatlar, plansız harcamalar ve dengesiz yatırım kararları bu akışı zayıflatır. Nakit akışı yönetimiyle, ödeme takvimleri yeniden düzenlenir, tahsilatlar hızlandırılır ve kısa vadeli yükümlülükler sürdürülebilir hale getirilir. Böylece konkordato gibi ağır bir sürece gerek kalmadan işletme dengeye kavuşabilir.
Stratejik Küçülme ve Yeniden Konumlanma
Her işletme aynı ölçekle devam etmek zorunda değildir. Zarar eden ürün gruplarını kapatmak, maliyeti yüksek operasyonları sadeleştirmek ve kaynakları daha kârlı alanlara yönlendirmek, hem finansal hem operasyonel rahatlama sağlar. Bu da konkordatoya gerek kalmadan sağlıklı bir yeniden yapılanma fırsatı yaratır.
Konkordato bazı işletmeler için zorunlu bir yasal adım, bazıları içinse önlenebilir bir sonuçtur. Önemli olan, doğru zamanda doğru teşhisi koymak ve işletmenin geleceğini rastlantılara değil, stratejik verilere dayandırmaktır.
Business Coach for CASH ile Krizden Güçlenerek Çıkın
Konkordato süreci, yalnızca yasal bir başvuru değil; işletmenin geleceğini yeniden tasarlama fırsatıdır. Ancak bu fırsat, doğru planlama ve profesyonel bir stratejiyle yönetilmediğinde, kolayca kontrol edilemez bir sürece dönüşebilir.
Business Coach for CASH olarak biz, işletmelerin kriz dönemlerinde panik değil, planla hareket etmesini sağlıyoruz. Amacımız sadece sizi iflastan korumak değil; finansal sisteminizi yeniden kurarak sürdürülebilir bir nakit akışı oluşturmanıza yardımcı olmak.
Programlarımızda, her işletmenin mevcut durumunu analiz ediyor; borç, nakit, ekip ve strateji ekseninde yeniden yapılanma adımlarını somut bir plana dönüştürüyoruz. Böylece konkordato sürecine girmeden ya da girildiyse o süreci doğru yöneterek, işletmenizin krizden güçlenerek çıkmasını mümkün kılıyoruz.
İşletmenizin finansal dayanıklılığını artırmak ve belirsizlik dönemlerini büyüme fırsatına çevirmek için Business Coach for CASH programlarını keşfedin!
İş dünyasındaki başarınıza,
Business Coach for CASH ekibiniz.